Heidelberg içimdeki gezgin ruhunu keşfetmeme vesile olan ilk yurt dışı seyahatim, her şey buradan sonra başladı 🙂
Coğrafi, tarihi ve kültürel bilgilere Wikipedia üzerinden ulaşabilirsiniz. O yüzden özet geçiyorum Heidelberg eğlence, romantizm ve tarihin iç içe olduğu bir şehir.
1.Gün
10 Eylül 2014 Çarşamba sabaha karşı 5 civarı İstanbul Atatürk Havalimanından Ben, Volkan, Ayşegül Frankfurt’a doğru yola çıktık. Yol 3 saat sürmesine karşın Almanya’daki yerel saat Türkiye’ye göre 1 saat geri olduğundan vardığımızda henüz saat 07:00 ydi.

Heidelberg Frankfurt yolculuğu
Gitmeden önce internet üzerinden araç kiralamıştık bir saat kadar rent-a-car ofisinin açılması bekledik. Ardından Opel Astra’mız ile normalde hız yapmayı sevmem ancak yol ve araç hissettir meyince Alman otobanlarında 200 km/s basarken bulduk kendimizi biraz adrenalin uykumuzu da açmış oldu.
30 dakikalık bir yolculuktan sonra Heidelberg’e varmış olduk, önceden rezervasyon yaptığımız B&B Hotel’e check-in yaptık.

Heidelberg B&B hotels
Otel’in işletmecisi Türk çıkıyor muadillerine göre ucuz gecelik 50 € fiyat performans oranı yeterli herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmadık. Tek dezavantajı altstadt denilen kasabanın merkezine uzakta kalmasıydı (30 dk yürüyüş) zaten bizde araba vardı sorun etmedik. Kısa bir “odaya yerleşme” faslının ardından, katılacağımız konferansın olduğu Print Media Academy’e geçtik.

Heidelberg Print Media Academy
Dünyanın en büyük matbaa makinesi üreticisi Heidelberg’in (Firma ismini kurulduğu şehirden almış) merkez ofisinin de olduğu bu binanın önünde paslanmaz çelikten yapılmış matbaa basım süreçlerini temsil eden dev bir at heykeli bulunuyor.

Print Media Academy
Gün boyu süren oturumlardan sonra etkinlik akşam saati bir keman resitali ile sona erdi.

Moe’s Roadhouse
Otele geçip biraz dinlenmenin ardından yemek için dışarı çıktık. Heidelberg tren istasyonu (Hauptbahnhof) yakınlarında Moe’s Roadhouse adındaki hamburgerciye girdik. Tabii ki bol yağlı bir alman hamburgerini ve birasını bir güzel götürdük.
2.Gün
İkinci gün Murat’da İstanbul’dan gelerek bize katıldı. Etkinlik bu günde devam ediyordu ancak biz bu sefer dayanamayıp öğle arasında kaçtık 🙂 Arabayla şehir turu yaptık.

Heidelberg köprüsü
Heidelberg, Neckar nehrinin her iki yakasına kurulmuş bir kasaba, nehir üzerinde eski taş köprüler bulunuyor.

Neckar nehri
Nehir üzerinde turistleri gezdiren tur tekneleri de hizmet veriyor.

Heidelberg sokakları
Eski ve yeni yapılar iç içe.

Heidelberg kalesi yolu
Heidelberg’in arabayla çıkılabilen en yüksek tepesi.
Bu panoramik gezinti bize neyin nerde olduğunu öğrenmemizle beraber aslında arabanın ne kadar gereksiz olduğunu fark ettiriyor. Burada hem park problemi var hem de şehirde çoğu yere araç giremiyor. İki gün daha lüzumsuz masraf olmasın diye ben de arabayı bırakmaya Frankfurt’a gidiyorum.

Heidelberg Frankfurt yolu
Normalde yarım saat olan yolculuk akşam iş çıkışı trafiği yüzünden 1 saat sürüyor.
Dönüşte trenle tekrar Heidelberg’e geri dönüyorum. Treni hızlı sanmayın; o da üç aktarma yapıp bir buçuk saatte gidiyor.

Heidelberg Frankfurt tren bileti
Tren bileti aldığınız kiosk Türkçe 🙂

Heidelberg Frankfurt tren istasyonu
Aktarma yaptığım ghetto istasyonlarından biri.

Neckar nehri gece manzarası
Heidelberge’e vardığımda akşam vakti oluyor ve bu muhteşem manzarayı karşımda buluyorum. Artık araba da olmadığı için merkeze yakınlık önemli oluyor bu yüzden B&B hotel den çıkış yapıp altstadta bulunan Lotte hostele yeleşiyoruz.

Schmidt’s
Altstadt’ta Schmidts adlı mekanda yemek yemeğe gidiyoruz ve tabiki yine hamburger yiyoruz 🙂
Yemekten sonra eğlenmek için mekan bakıyoruz. Etkinlikten arkadaşımız Nihat bizi der Mohr adlı mekana götürüyor. Burada kızlara içki bedavaymış o yüzden içeride oldukça fazla kız var biz de uyanıklık edip Ayşegül’e bedava içki aldırıyoruz, bir süre sonra durumu anlayan barmen içki vermemeye başlıyor 🙂

der Mohr
Birkaç saat sonra kalabalık artıyor müzik ve alkolün de etkisiyle fotoğrafta sakince oturan gençler kendilerini masa ve koltukların üzerinde buluyor 🙂 Gece yarısı başka bir mekana geçmek için kalkıyoruz. İsmini hatırlamıyorum ama orası da yine tıklım tıklım, burada da birkaç içki içip mideyi iyice karıştırıp çıkıyoruz.
Ayılmak için yürüyelim diyoruz ve nehrin diğer tarafına yani Heidelberg kalesinin karşı tarafına geçiyoruz, caddede yürürken Ayşegül sağ tarafta bir yol buluyor aa burası çok güzel diye giriyor gelir diye bekliyoruz ancak gelen yok, arıyoruz açmıyor haydaa kız kayboldu diye biz de dalıyoruz dimdik, zig zag, zifiri karanlık, yokuş bir yol çık çık bitmiyor on dakika hızlı adımlarla çıkıyoruz en tepeye kadar bizim diller dışarda sallanırken Ayşegül arıyor meğerse aşağıda saklanmış bizi trollemiş intikam için yukarı çıkartıyoruz onu da 🙂 Yukarıda manzara muhteşem tüm şehri gece ışıklarıyla gören bir nokta.

Filozof yolu gece manzarası
Fotoğraf internetten alıntıdır. Ertesi gün öğreniyoruz ki çıktığımız yol gündüz turist akınına uğrayan Heidelberg’in meşhur filozof yoluymuş. Filozof yolunun ismi Heidelberg’deki öğrencilerden geliyor öğrenciler gündüz bu yolu çıkıp tepede vakit geçirirlermiş 14.yy’de eğitim gören kişilere filozof denirmiş o yüzden ismi filozoflar yani öğrenciler yolu olmuş.
3.Gün

Alka Seltzer günaydını 🙂
Gezebilecek son günümüz olduğu için erken kalkıyoruz henüz bünyeden atılamayan alkolün etkisini minimuma indirmek için güne bir adet alka-seltzer ile başlıyorum.
Almanya’da satılanı Türkiye’dekine göre iki kat daha pahalı.
Kahvaltı için Hauptstrasse üzerindeki Emma cafe ye gidip bir pizza yiyoruz. Pizzaları güzel, pahalı da değil; tavsiye ederim.
Hauptstrasse’den bir kare.

Heidelberg Oldcity (Oldtown)
Kahvaltı sonrası Heidelberg kalesini ziyarete gidiyoruz

Heidelberg kalesi
Çıkacağımız kale, 12.yy’de yapılmış, aynı zamanda heidelberg kralının evi olarak da kullanılmış.

Teleferik
Kale tepeye konuşlandığı için teleferikle çıkıyoruz.

Kale yürüyüş yolu
Teleferikle beraber kaleye bir yürüyüş yolu da var tabii ki. Bu yol da elit heidelbergerlerin villaları göze çarpmakta.

Kaleden manzara
Kaleden şehir manzarası

Kaleden manzara
Bahçesinden kaleye bakış.

Kaleden manzara
Şehir manzarası bir başka açıdan.

Alışveriş olanakları
Kale içerisinde hediyelik eşya satan bir yer de var bu bardaklardan tanesini 54 € ya alabilirsiniz.

Alışveriş olanakları
Heidelberg kralına hizmet eden farklı rütbelerdeki askerlerin heykelleri de satılmakta.

Christmas alışverişi
Kaleyi bitirip yürüyüş yolundan şehre iniyoruz, yolumuzun üzerinde christmas süsleri satan bir mağazaya denk geliyoruz içerisinde her türlü christmas süsü, ağacı, aksesuarını bulabilirsiniz.

Christmas alışverişi
Sadece christmas değil insanlar bunları ev dekorasyonu için de satın alıyorlar.
Şehirde gezmeye devam ediyoruz

Heidelberg köprüsü
Köprü üzerindeki bu kapı şehrin giriş kapısı sayılıyor.

Çizgiler su seviyelerini gösteriyor
Köprünün bacağında tarih boyunca görülen su seviyeleri yazıyor nehir 27 şubat 1784 de 9,5 metreye kadar yükselmiş.

Neckar nehrini gezdiren gemiler
Nehirdeki yüzer restoran.
Gün, yürüme, keşif ve yemekle geçiyor. Akşam olunca, birinden Ziegler (asıl adı billyblues ziegler) diye bir gece kulübü duymuş olan Ayşegül oraya gidelim önerisi yapıyor, insanlara sora sora buluyoruz bir şekilde.
Kaliteli bir gece kulübü; bir bölümü restoran bir bölümü bar olarak hizmet veriyor bizdeki Chilai gibi.

Ziegler
Korkmuş gençler 🙂
4.Gün
Dönüş günü, lotte hostelden çıkış yapıyorum. Diğerleri bir gün daha kalıp Frankfurt’u gezecekleri için onlarla vedalaşıyorum Frankfurta dönüş için bana mein-fernbus’u öneriyorlar (http://meinfernbus.de/) Erasmus öğrencilerinin Almanya içi kullandığı uygun fiyatlı ve konforlu hizmet veren bir firmaymış. Web sitesinden ödemeyi yapıp bileti alıyorum Heidelberg tren istasyonu önünden kalkacağı yazıyor oraya doğru gidiyorum.
Otobüs geliyor, bekleyen herkes ya öğrenci ya backpacker. Beraber Frankfurt havaalanına 1 saate gidiyoruz.

Frankfurt havaalanı
Havaalanı çok büyük, içindeki terminaller arası trenle geçiyorsunuz.

Frankfurt havalimanı
Havaalanı içerisinde bir piyano mevcut eğer piyano çalmayı biliyorsanız oturup favori şarkınızı çalıp diğer yolculara konser verebiliyorsunuz. Ben gittiğimde asyalı bir yolcu başına oturmuş çalıyordu.

THY Frankfurt İstanbul seferi
Dönüşü Emrah’la beraber yapıyoruz, uçakta verilen akşam yemeğinin ardından viskileri götürüyoruz 🙂
Yazının gözden geçirilmesine katkıda bulunduğu için Volkan’a teşekkürler.